Berika | Konular

Berika

İnsana dair

Hindistan: Bizde 500 milyar dolarlık fırsat var, bekleriz

Hindistan Ticaret ve Sanayiden Sorumlu Devlet Bakanı Jyotiraditya M. Scindia, “Türkiye’de pek çok Hintli şirket bulunuyor. Bunlardan biri kamuya ait Hindistan Demiryolu Şirketi. Bu şirket uzun yıllardır Türkiye’de çalışıyor. Bir diğeri de yine kamu şirketi olan Hindistan petrol şirketi (Indian Oil Company ? IOCL). Bu şirket Türkiye’de 15 milyon tonluk bir rafineri kurmayı düşünüyor. Bu da 5 milyar dolarlık bir yatırım. Bu rafineri konusunun fizibilitesini değerlendiriyorlar” dedi.

500 milyar dolarlık fırsat

Aynı ilgiyi Türk şirketlerinden de beklediklerini belirten Scindia, şunları söyledi: “Hindistan’da altyapı projelerine 1 trilyon dolarlık yatırım ihtiyacı var. Bunun 500 milyar dolarını kamu yapacak. Dolayısıyla Türk şirketleri için 500 milyar dolarlık bir fırsat bulunuyor. Bu yatırımın bir an önce yapılması gerekiyor. Şu anda Hindistan’a gelen doğrudan yabancı yatırım miktarı yıllık 35?40 milyar dolar civarında ama bu 1 trilyon dolarlık yatırıma çok çabuk ihtiyacımız var.”

Siz de heyetle gelin

Bugün Türkiye’den Hindistan’a doğrudan yabancı yatırımın yalnızca 34 milyon dolar seviyesinde kaldığını anımsatan Hintli Bakan, şöyle konuştu: “Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’le görüşmemizde benim yanımda getirdiğim heyetin benzeriyle Hindistan’a gelmesini söyledim. Enerji sektörü iki-üç alandan oluşuyor. Elektrik, doğalgaz ve petrol. Hindistan’da üretim 250 bin MW. Talep ise bunun çok üzerinde. Bu yüzden çok daha fazla elektrik üretimine ve yatırımına ihtiyacımız var.”

Harvard’daki arkadaşım Bursalı bir Türk’tü

HİNDİSTAN Ticaret ve Sanayiden Sorumlu Devlet Bakanı Jyotiraditya M. Scindia, ABD’deki Harvard Üniversitesi’nde öğrenciyken öğrencisiyken ilk arkadaşının Bursalı bir Türk olduğunu söyledi. Scindia, iki ülke arasında daha sıkı işbirliği için gençler arasında diyaloğun önemine vurgu yaptı. Scindia, “İnsanları genç yaşta bir araya getirmek, geleceğin yeni şirketleri ve ortak girişimleri için önem taşıyor” dedi.

Dünyanın en çok kazananlarıyla tanışın

İş çok kazanmaya geldiğinde çoğunluk bankacılık dünyasındaki astronomik maaşları konuşur. Fakat bu rakamlar, zenginlik piramidinin tepesinden bakıldığında astronomik değil mikroskobik düzeyde görünüyor. Hedge fon yöneticileri arasında en çok kazanan isim olan David Tepper'in yıllık 4 milyar dolar olan geliri, günlük hesaplandığında yaklaşık 11 milyon doları buluyor.

NE KADAR KAZANIYORLAR?

Londra merkezli çalışan istihdam uzmanı John Purcell, "Eğer bankacılar başka bir dünyada yaşıyorlarsa; bu kişiler için başka bir evrendeler denebilir." diyor.

Peki büyük çoğunluğu erkek olan bu tür kişiler, yılda ne kadar kazanıyor?

Zirvedekiler için 'yıllık kazanç' diye bahsedilen, yıllık 4 milyar dolar civarı.

YANLIŞ ANLAŞILAN HEDGE FONLAR

Hedge fonlar, finans piyasasında en fazla yanlış anlaşılmaya sebebiyet veren araçlardan biri.

Büyük ekonomik zararlara sebep olduklarında zaman zaman sert bir şekilde eleştiriliyor bu araçların kullanımı.

1998 yılında batan Long Term Capital Management, neredeyse Wall Street'ı da peşinden sürüklüyordu.

Doğalgaz alanındaki yanlış yatırımları nedeniyle birkaç hafta içinde milyarlarca dolar zarar eden Amarinth Advisors da 2006 yılında piyasaları zorlamıştı.

Küresel ekonomik krizde de hedge fonların payı olduğu iddia edilmek istense de bu eleştiriler çok fazla zemin bulmamıştı.

ÜNLÜ ZENGİNLER

Hedge fon alanında en çok kazanç elde eden John Paulsons ve George Soros gibi kişiler, kendi sahip oldukları şirketlerde çalışıyorlar.

Dolayısıyla, Lloyd Blankfein gibi bankacılık sektörünün yöneticilerin aksine, çok kazanan hedge fon yöneticilerin önemli kısmı aynı zamanda şirketlerinin sahipleri.

Bu şirketlerde çalışan daha alt düzey hedge fon yöneticileri ise patronlarının kazandığının çok küçük bir kısmına tamah ediyor. 2007 yılı ortalamasına göre yıllık 4,9 milyon dolar kazanıyorlar. Tabii bu da emek piyasasında çok az kişinin sahip olabildiği bir maaş.

4 MİLYAR DOLARA NE ALINIR?

Karadağ'ı satın alabilirsiniz. 650 Bin nüfuslu Karadağ'ın ekonomisi, hedge fon yöneticisi David Tepper'in 2009 yılındaki kazancıyla eşdeğerde.
Örümcek Adam'ı satın alabilirsiniz. Ve Iron Man'ı. X-Men'i de. Ve hatta Kaptan Amerika'yı. Disney, 2009 yılında, Marvel'in çizgi roman kahramanlarını 4 milyar dolara satın almak üzere anlaştı.
Futbol alanında, Dünya Kupası'nı satın alabilirsiniz. Kupayı değil de, turnuvayı. Katar, 2022 Dünya Kupası'na ev sahipliğini garantilemek için dokuz yeni stadyum yapmak ve mevcut tesisleri geliştirmek için, 4 milyar dolar harcayacağını açıkladı.

2011'in risk haritasında Türkiye de var

New York merkezli risk danışmanlığı şirketi Eurasia Group, 2011’de dünyayı tehdit edecek küresel risklerin sıralandığı bir liste hazırladı. Bu yılki listede Türkiye’ye de yer verilirken, bazı riskler için ‘yanlış alarm’ uyarısı da yapıldı.

Listedeki önemli riskler, herkes tarafından tahmin edilebileceği gibi, euro bölgesindeki borç krizi, Kuzey ve Güney Kore arasındaki gerginlik, Pakistan ve Meksika’daki ülke içi kargaşalar olarak sıralandı.

G-0 Riski

G-0 Riski

2011’de, G-20, G-7 ya da G-8 gibi küresel anlamda siyasi ve ekonomik kararların alındığı grupların bir kenara bırakılıp, lider ekonomilerin tek başlarına kendi ülkelerini ilgilendiren politikalara eğilmesinden endişe ediliyor.

Sıkıntılı bir euro bölgesi

Sıkıntılı bir euro bölgesi

2011, Avrupa’da belirsizliğin önüne geçilemez bir hızla arttığı bir yıl olacak. Euro bölgesi dağılmayacak belki ama şu anda yaşanan krizin kontrolü imkansız bir soruna dönüşme olasılığı yüksek.

Siber güvenlik ve coğrafi riskler

Siber güvenlik ve coğrafi riskler

Geçen on yılda, bilgisayar korsanları teknolojik kabiliyetlerini artırdı ve siyasi açıdan olmasa da büyük şirketler için büyük bir risk haline gelen suç organizasyonları kurup, işletmelerin güvenlik duvarlarını delen saldırılar gerçekleştirmeye başladı. Bu gelişmenin farkında olan şirketler ve ek olarak hükümetler de aktif bir şekilde siber alanlarındaki koruma faaliyetlerini artırıyor.

Çin’deki büyüme yavaşlayabilir

Çin’deki büyüme yavaşlayabilir

Küresel ekonomik iyileşmenin yavaşlığı ve gelişmiş ülkelerdeki yüksek işsizlik oranlarına bakıldığında, Çin’in rekor kıran büyüme oranı, yurt dışında başarı hikayesi olarak anlatılmaya devam edecek. Ancak, 2009’daki şiddeti bir hayli hissedilen küresel krizden 2010 sonu itibariyle çıkılmasıyla birlikte, 2011’de küresel ekonomi adına koordineli adımlar atılmayacağından ve bu durumunda Çin’deki büyümeyi olumsuz etkileyeceğinden endişe ediliyor.